Haber

Kılıçdaroğlu: “Gafil olmak, şerefsiz olmak, akılsız olmak, aldanmak, çakal olmak.

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu; “Ve artık son aşamaya geldik. Silahlar ve suikast tehditleri. Akıllarında son ikazlarını yapıyorlar. Bu kürsüden bu çetelere, mafyaya, paramiliter yapılara seslenmek istiyorum. Bunlar cahildir, vicdansızdır, ahmaktır. , aptal, çakal… Çakallar, sen? “Beni korkutacaksın. Önünde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim. Allah nasip ederse hayatta göreceğiniz en büyük kabus olmaya devam edeceğim. Trollerin beni yolumdan çeviremez. Beni durduramazsınız.” Kılıçdaroğlu, “Bana bir şey olursa halkıma karşı görevimdir. O 418 milyar doları siz toplayacaksınız. Bu para gençlerimizin geleceğidir. Bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır. Bu ülkenin parası. O para bu ülkenin parasıdır. O paranın kuruşuna kadar toplayacaksınız. “O para. Bu sana vasiyetimdir” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup toplantısına katıldı. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, “Umuda yolculuk ediyoruz. Milletimiz, yoksulluğun son bulduğu, insanımızın barış ve özgürlük içinde yaşayacağı bir Türkiye diliyor. Umudun artık tek hedefi var: Kemal Kılıçdaroğlu.” Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:

“ÇÖZÜM ODAKLI BİR SİYASET İZLEDİĞİMİZİN ARTIK HERKES FARKINDA: Her toplantıda ‘Bu talebinizi de mutlaka dile getirin’ diyen yüzlerce vatandaş var. Endişeli vatandaşlarımız var. Birinci nokta şu: Analiz odaklı bir politika izlediğimizin artık herkes farkında. Sorunun nasıl çözüleceğini en iyi bilen partinin CHP olduğunu artık herkes biliyor. Mevcut sorunlar nasıl çözülür? ‘Sen derdini dile getir, çözümü söyle, saray erki çözümü bilmiyor, bari bizi beladan kurtar’ diyorlar. Türkiye’de yaşayan her vatandaşı kaygıdan kurtaracağız. Bu ülkeye barışı, adaleti biz getireceğiz, getireceğiz ve getireceğiz.

ÜRETTİĞİMİZ TESTLER TABLO TESTLERİ DEĞİLDİR: Kimse endişelenmesin. Türkiye güçlü bir ülke. Birlikte çalıştığımız sürece sorunları bize ilettiğinizde her sorununuzu not alıyoruz. İşin uzmanlarıyla bir arada oturuyoruz. Bu sorunu nasıl çözeceğimizi uzun uzadıya tartışıyoruz. Ürettiğimiz analizler masa başı testler değildir. Ürettiğimiz analizler aynı zamanda sahadan elde ettiğimiz verilere göre ürettiğimiz analizlerdir. Bu nedenle analizlerin tamamı gerçekçi analizlerdir. Gelirini, giderini hesaplıyoruz, rızasını hesaplıyoruz, olmaması için dikkat ediyoruz; Sorunları masaya yatırıp analizler üretiyoruz. İnsanlar neyi bekliyor? Vatandaşlar önce ekonomide istikrar bekliyor. Gerçekten de istikrarsız bir ekonomi var. Yarın sabah işin bedelinin ne olacağını kimse bilmiyor. Meğer iktisattaki fiyat istikrarı, bir kişinin rahat yaşayabileceği bir geliri olduğunda, insan onuruna yakışır bir biçimde hayatını sürdürmeyi beklemesi; Vatandaşın en doğal hakkıdır. Ancak bu hak vatandaşların elinden alınmıştır.

Maaşını artırıyorsun. Ama sen peynire, soğana, ete çok daha yüksek zamlar yapıyorsun. Aldığı geliri geçmediği için bir hafta sonra vatandaş markete gittiğinde yine olumsuz bir tabloyla karşılaşıyor. Sadece pazar değil. Konut kiraları çok yüksek. Bunu artık herkes çok iyi biliyor. Filiz gibi çocuklarımız işsiz. Onların da büyük sorunları var. Denizli’deydim, genç bir mimar kız yanımıza geldi ‘Ne yapacaksın, bizim hakkımızı da mı savunacaksın mimarım, ben mimarlık fakültesi mezunuyum, yıllardır işsizim.’ Belediye başkanımız ‘Muhtemelen sorununuzu çözebilirim’ dedi. “Hayır,” dedi. ‘Sorun sadece benim sorunum değil, sorun mimarlık fakültesi mezunu tüm mimarların ortak sorunu. Kişisel bir analiz aramıyoruz, sosyal bir analiz arıyoruz. Bu hepimizin sorunu ve bu sorunun çözülmesi gerekiyor.’ Gerçekten de böyle hassas bir genç kızla tanışmanın acısını derinden hissettim. Bir anne ve babanın dokuz çocuğunu okutmak, mimar olmak için nasıl mücadele ettiğini hepimiz biliyoruz. Ancak o kız kendisinin değil, tüm işsiz mimarların derdine çare olmamızı istiyor.

HİÇBİR HANEYE ELEKTRİK, SU VE DOĞALGAZ KAPATILMAYACAK: Yüzbinlerce ailenin su, doğalgaz ve elektriği kesildi. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Geliri olmayan veya geliri az olan hiçbir hanenin elektriği, doğalgazı ve suyu kesilmeyecek. Bütün vatandaşlarımdan bu sözü bir köşeye yazmasını istiyorum. Aile Yardımı Sigortası ile kışın ortasında kimse donmayacak. Susuz kalmayacak, elektriksiz kalmayacak. Biz bu sözü veririz, iktidardakiler veremez. Çünkü sarayda su, elektrik ve doğalgaz kesilmiyor. Orada herkes çok rahat, bir eli yağda, bir eli balda. Ama sıradan bir vatandaşın bu sorunları var, biz çözeceğiz.

VATANDAŞ EMEĞİNİN KARŞILIĞINI İSTİYOR, TORPİL İSTEMİYOR: Vatandaş emeğinin karşılığını istiyor, iltimas ve ayrımcılık istemiyor. Eşitlik istiyor. Adalet istiyor, adalet istiyor. Adamı gibi davranılmasını istemiyor. İşiniz yoksa kamuda iş bulamazsınız. Bu artık toplumun her kesiminde kökleşmiş temel bir kuraldır. 20 yıllık iktidarın Türkiye’yi getirdiği nokta burasıdır. Türkiye’yi buradan çıkarmalıyız.

HAKLARIN KULLANILMASI İLE KAÇINILMASI GEREKENLER: Denizli’ye gittiğimde tütüncüler geldi. İşletmeler onlarla anlaşma yapar. Tütün ekilmeden önce. Sözleşmeler yapılıyor ama tütünün ne kadara satılacağı kısmı boş. Ekinler ekilir, çiftçi borçlanır ve iş kiralamaya gelince çabucak damgalanır ve çok düşük bir fiyata satın alınır. Bugün tütünün kilosu 80 lira ama verdikleri fiyat 55 lira. 55 lira veriyorsun, 80 lira ediyor, 100 lira istiyorlar; ama bu olmaz. Bu bir hak gasbıdır, bu gaspın önüne geçilmelidir. PİKTES projesi kapsamında… Suriyeli çocuklara Türkçe öğreten öğretmenler konusunu gündeme getirmiştim. Bu öğretmenler sözleşmeli, yıl içinde çalışıyorlar ve yıl sonunda görevden alınıyorlar. Ertesi yıl 1 Ocak’tan itibaren yeni sözleşme yapılır. Amaç onlara kıdem tazminatı vermek değildi. Devlet hile yapmaz vatandaşına sahip çıkar dedim. Bakın bunu söyledim, Meclis’ten bir kişi bana bir yazı gönderdi. İlginç bir şeyler. ’16 yıldır bende; TBMM’de 31 Aralık’ta çıkış yapıp 1 Ocak’ta giriş yaparak çalıştım. 1 Ocak’ta işe başladım, 31 Aralık’ta taburcu oldum, 1 Ocak’ta başladım. Emekli oldum ama beş kuruş kıdem tazminatı almadım. PİKTES projesi çerçevesinde çalışanlara haklarının verilmesi gerektiğini söylediniz ama TBMM’de de bu hak verilmiyor. 20 yıldır mecliste görev yapanlar var, onlara şunu söyleyeyim. Endişelenmeyin, size haklarınızı vermenin zamanı geldi.

BU, hayatta kalmanın ANA SORUNU: Mülteci ve sığınmacılardan gelen şikayetler var. Dedim ki: En geç iki yıl içinde; Zurnalarla, zurnalarla kendi hür iradeleriyle ülkelerine göndereceğiz. Ancak resmi rakamlara göre 3 milyon 600 bin yabancı, iktidar sahipleri; Yabancıların burada kalmasını istiyor. Bu Türkiye’nin geleceği için önemli bir sorundur. Buna hayatta kalma sorunu derseniz, asıl hayatta kalma sorunu budur. Yarın çoğalacaklar ve bu insanların hiçbirinin sosyal güvencesi olmayacak. Bu insanlara ne olacak? Geleceği düşünmeyen bir yönetimin ülkeyi sağlıklı bir şekilde yönetmesi beklenemez. Tüm vatandaşlarıma sesleniyorum. 3 milyon 600 bin Suriyelinin buraya gelmesine izin veren yanlış bir politika izledi. Şikayetçiyseniz ve yabancılar işimi benden aldı diyorsanız, sandığa gittiğinizde orada göreceksiniz, altı oku göreceksiniz ve altı oka da vicdan rahatlığıyla mühür basacaksınız. En geç 2 yıl içinde tüm göçmen ve mültecilerin onurlu bir şekilde ülkelerine gideceklerini göreceksiniz.

SMA’LI ÇOCUKLARINIZ SGK TARAFINDAN TEDAVİ EDİLECEK: SMA’lı çocuklar var. Hangisiyle gidersem gideyim mutlaka bir aile geliyor. Sosyal devlet dediğin kendi çocuğuna sahip çıkan devlettir. İşsizlere, yoksullara, yoksullara sahip çıkan devlettir. SMA’lı çocuğun iyileşmesi için ilaç kullanması gerekir. 3 bine yakın çocuğumuz var. Fiyatı ise 2 milyon 125 bin dolar. Bunun bedelini hangi aile ödeyecek? Hangi aile çocuğunu tedavi ettirecek? SMA’lı çocuğu olan annelere de sesleniyorum. Senin için çok az olduğunu söylüyorum. Merak etmeyin çocuklarınız SGK tarafından tedavi edilecek. Onları yaşatmak için elimizden geleni yapacağız. Bir insanın değeri her şeyin üstündedir. Evlenmeden önce kan tahlilleri yaptırılmalıdır. Çocukların SMA’lı doğmaması için bu konudaki ilk uygulamayı Mansur Belediye Başkanı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı başlattı. Bunun Türkiye’de yaygınlaşması en büyük dileğimizdir.

TEOMAN SAYISINI ARTIRACAĞIZ: Vatandaşlarımız sonunun korunmasını istiyor. Sınır onurdur dedik. Sınır korunmadığı için mafya geliyor. Türkiye’de hesaplaşıyorlar, insanları öldürüyorlar, ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşıyorlar. Bunların hepsini biliyoruz. Fotoroman bize göre Süleymanlar değil… Teoman subaylarına ihtiyacımız var. Teoman subay olmalı. Fotoroman Süleyman’ın sınırları açıldı, yoldan geçen hana geri döndü. Ancak memur Teoman kendisine teklif edilmesine rağmen rüşveti kabul etmemiş ve görevini yapmıştır. Kimse endişelenmesin. Memur Teoman’ın sayısını artıracağız. Tüm memurlar, memur Teoman olarak çalışacak.

CUMHURİYETİN 100. YILINDA 100 ÖĞRETMEN ATAYACAĞIZ: Eğitim Her ailenin sistemden şikayetçi olduğunu biliyorum. Denizli’de görev bekleyen öğretmene soruldu. “Cumhuriyet’in 100. yılında 100 bin öğretmen alabilir misiniz?” dedi ödev bekleyen öğretmen. Cumhuriyetin 100. yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız dedim. Sadece 100 bin değil, köy okullarını açtıktan sonra 100 bin öğretmen daha atayacağız.

OKULDA BESLENMEYİ DEVLET YAPAR: Okulda beslenme işini tamamen devlet yapacak. Beslenme çantası olmayacak. Çocuk okula geldiğinde ortası verilecek ve çocuk karnını doyuracak. Bu görev, kantinde görev yapan kantinlerle işbirliği içinde yerine getirilecektir. Fiyatı, ekibi, sözleşmesi olan bir hoca olarak ayrım yapılmayacaktır. Tüm öğretmenler takım halinde olacak.

SARAY YETKİLİLERİNİ DEVLET YETKİLİLERİNDEN AYIRACAĞIZ: Bir diğer değerli nokta… Devlete güven ciddi şekilde sarsılıyor. Uyuşturucu var, baronlar var. Bütün bunlar devlete olan güveni sarsıyor. Kimse devlete olan inancını geri yüklemek için endişelenmesin, biz liyakatini geri getireceğiz. Valiler ve kaymakamlar sarayın değil devletin memuru olacak. Devlet memuru olunca başımızın üstünde yeri oluyor. Saray görevlilerini memurlardan ayıracağız. Onların yeri memurluk olmayacak.

RÜŞVET ALAN BÜYÜKELÇİLERİ ARAYACAĞIZ: Liyakat demişken… Rüşvet alan büyükelçileri de buraya çağıracağız. Rüşvet alan büyükelçi olur mu? Onları da arayacağız.

DEĞİŞİMİ DE KURACAĞIZ: Borsa soygun sistemi haline gelen küçük tasarruf sahiplerini koruyacağız. Borsayı yeniden inşa edeceğiz. Kurumlara olan güveni artıracağız.

YOLSUZLUKLAR TARİH YAZACAK: Yarım kalan yetim için adalet arayacağız. Kimse bilmesin istiyorum ki bir yetimin hakkı yendiğinde sessiz kalmayacağız… Vatandaştan toplanan her kuruşun hesabını vereceğiz. Yolsuzluğu mutlaka önleyeceğiz. Bunun için TBMM’de bir kurumun kurulmasına öncülük edeceğiz: Kesin Hesap Komisyonu. Kesin Hesap Komisyonu’nun başkanı ana muhalefetten olacak. Güç olarak geliyoruz; Harcadığımız her kuruşun hesabını muhalefet partilerine vereceğiz. Bunu büyük bir güvenle yapacağız. Çünkü bizim yönetimimizde yolsuzluk tarih olacak. Artık vatandaşına her kuruşunun hesabını veren bir hükümet olacak.

ÇAYKUR’DA MEVSİMLİK İŞÇİ PERSONELE VERİLECEK: Mecliste bir yasa tasarısı görüşülüyor. Sözleşmeli personel alımları hakkında. Eksiklikler var. Bu eksikliklerle ilgili çok sayıda talep var. Grup başkan yardımcım arkadaşlara soruyorum. Milletvekili arkadaşlarımla. ÇAYKUR’da mevsimlik çalışanlar var onlara da ekip verilmeli. Bu bizim talebimiz. Onların aklına gelmiyor ama bize geliyor.

ÜLKEYE KAÇAK ÇAY GİRİŞİNİ ENGELLEYECEĞİM: Rizeli kardeşlerime de sesleneyim. Rize’de bir şey söyledim unuttum sanmasınlar. Ülkeye kaçak çay girişine engel olacağım, Rize Meydanı’nda yakaladığımız kaçak çayların hepsini yakacağım. Unuttular. Ama bu kardeş unutmadı. yapacağım, yapacağım.

SOSYAL DEVLET KAPI AÇAMIYOR: Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde sözleşmeli olarak görev yapan uzman astsubaylar bulunmaktadır. Çavuşlar var. Onlara da bir takım verilmeli. Yıllardır çalıştığı ve şeker hastası olduğu için uzmanlık görevinden uzaklaştırılanlar var. Silahlı kuvvetlerde gerekli olabilir, olmayabilir. Ama devlet ona başka bir görev vermeli. Sosyal devlet kapı önüne koyamaz. Bunu da çözeceğiz.

SİZE BU TAKIMLARIN TÜMÜNÜ VERECEĞİZ: KİT Kanunu’nda sözleşmeli işçiler var. Onlar da ekibe dahil edilmelidir. Onu da kesinlikle tavsiye ederim. Araştırma görevlileri de var, bilim insanlarına ihtiyacımız var. Onlar da ekibe dahil edilmelidir. Kapı önüne konulmamalıdır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde ek dersler için çalışan öğretmenler bulunmaktadır. Onlar da ekibe dahil edilmelidir. Belediyeye bağlı şehir tiyatrolarında görev yapan sanatçılar var. Arka planda çalışan personeller var. Onlara da bir takım verilmeli. Özel bütçeli kuruluşlarda çalışan müteahhitler var, onlara da ekip verilmesi gerekiyor. Lütfen nereye giderseniz gidin bunu açıklayın. Bu takıma verilsin istedik ve bunu dile getirdik. Kabul etmezlerse Türkiye’nin her bölgesinde sadece milletvekilleri değil, il ve ilçe başkanları, kadın kolları ve gençlik kolları da söylesinler. Bunlar vermedi desinler, umutsuzluğa kapılmayın, geleceğiz, o takımların hepsini vereceğiz. Devlette çifte standart olmaz.

BENİ TEHDİT EDERLER Mİ: Biliyorsun, bir TV programına katıldım. Uğur Dündar Bey beni davet etti. Saygın, emektar bir gazetecidir. Onun programına katıldım. Sonra ne oldu, hepimiz biliyoruz. Güya beni silahlı insan ilanı vermekle tehdit ediyorlar. O fotoğraftaki mesaj açık. ‘Sizin için geleceğiz’ diyorlar. Beyler benim için gelecek. Şimdi halkım beni dikkatle dinliyor. Sana tek tek anlatacağım. Vatandaşlarımızın olan biteni anlamasını istiyorum.

DAHA BÜYÜK BİR FOTOĞRAFIN SADECE BİR MODÜLÜ: Bu paramiliter kalıntılar, daha büyük bir resmin yalnızca bir parçası. Her şeyin kökünde tek bir şey vardır. Bu para. Çok para. Almaya doyamadıkları para. Bu para halkımızdan çalındı. Doymadıkları paralar ise bizim insanlarımızdan çaldıkları paralardır. Bu parayı çalan beş kişilik çeteler var. Beşli çete dediğimde kusura bakmayın, kod adları beş. Aslında sayıları binleri buluyor ve biz bunun farkındayız.

BU GÜÇ DÖNEMİNDE ÇETELERİN, MAFYA KALINTILARININ, UYUŞTURUCU BARONLARININ ELİNDE KALDIĞI 418 MİLYAR DOLAR: Uzman arkadaşlarıma kuruş kuruş hesabı yaptırdım. Bu saray yönetimi sırasında devlet hazinesinden ne kadar para çaldılar? Hesapladık. 418 milyar dolar. Bu iktidar döneminde çalınan; 418 milyar dolar çeteler, mafya kalıntıları ve uyuşturucu baronları tarafından çalındı. Sonra çıktım, çok açık ve net söyledim. Toplayacağım ve defterinize yazacağım sayı bu. 418 milyar doları sizlerden gücümüzle tahsil edip alacağız.

TÜM OPERASYONLARA UYGULANIRLAR: Önce benimle konuşmak istediler ve kabul ettiler. Kapıyı yüzlerine çarptım. Bir sonraki seviyeye gittiler. Bazı medya organlarını da bu işe dahil ettiler. Tutsaklardan çıkan mafyaları var, mafya kalıntıları var. Araştırmacıları satın aldılar. Medya ünlüleri var. Gazeteci satın aldılar. Bütün bunları yöneten merkezleri var. Değirmenlerine su taşıyan, muhalefetten gibi görünen çok insan var. Özetle bir oğlu var. Her türlü operasyona başvurdular. Ancak bilmedikleri ve anlamadıkları bir şey vardır. Kemal Bey asla yolundan dönmez.

AKILLARINA GÖRE SON UYARILARINI YAPIYORLAR: Kararımdan dönmedim. Ve artık son seviyedeyiz. Silahlar ve suikast tehditleri. Akıllarına son uyarılarını yaparlar. Bu yeni bir şey değil, bu tehditler uzun süredir var.

Önünde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim: Şimdi bu kürsüden bu çetelere, mafyaya, paramiliter yapılara seslenmek istiyorum. Cahiller, namussuzlar, aptallar, aptallar, çakallar… Siz çakallar, beni korkutacak mısınız? Önünde diz çökerek yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim. Hodri ile görüşelim.

GÖRDÜĞÜNÜZ EN BÜYÜK KABUS OLMAYA DEVAM EDECEĞİM: Açıkça söyleyeyim. Allah yaşamayı nasip ederse hayatında görebileceğin en büyük kabus olmaya devam edeceğim. Trollerin beni yolumdan döndüremez. Duramazsın.

418 MİLYAR DOLARI TOPLAYACAKSINIZ: Şunu da söyleyeyim. Bana bir şey olursa bu halkıma karşı görevimdir. O 418 milyar doları siz toplayacaksınız. Bu para gençlerimizin geleceğidir. Bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır. Bu ülkenin parası. O parayı alacaksın, her kuruşunu toplayacaksın. O parayı 85 milyona tahsis edeceksiniz. Bu benim sana vasiyetim. Onlardan 418 milyar dolar alacaksın.”

haberbulancak.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu